Her canlı özgür bir hayata sahip olarak doğar, bu özgürlüğü alma hakkımız yok. İnsanlar da hayvanlar da özgür yaşamalıdır. Bir canlının özgürlüğünü başka bir canlı engelliyorsa bunun adı zulümdür. Maalesef hala canlılara zulüm normal karşılanıyor. İnsanlar "zulüm" kelimesinin anlamının farkında değiller. Sadece kendimiz zarar gördüğümüzde tepki veriyoruz. Oysa insan olmanın gereği; başkasına yapılan zulme dur demektir.
Hala insanlar fikir farklılıkları yüzünden kafeslere (hapse) kapatılıyor. Hala insanlar fikirlerini söyledikleri için işkence görüyor. "Farklı" olmak hala bir suç... Güçlü, güçsüz olan üzerinde hakimiyet kurmaya çalışıyor. İnsanın yüksek "ego" su doymak bilmiyor.
Hayvanların ise insanlar gibi bu hayatı paylaşan canlılar olduğu hala kabul edilmedi. Hayvanlara duygulara, hislere sahip olmayan, bu hayatta amaçsız yaşayan varlıklar olarak bakılıyor. Oysa onlar hayatın bir parçası, hayatın devamını sağlayan varlıklar.
Hiçbir canlı başka bir canlının eğlencesi yada zevki için yaşamamalı. Yıllarca köle olarak yaşayan zencilerle yıllarca eziyet edilerek köleleştirilen filler arasında hiçbir fark yoktur. İnsan; her zaman zulmedecek ve köleleştirecek canlılar yaratıyor kendine.
Bilinçler farklılaşmalı, düşünceler özgürleşmeli, insan artık evrimini tamamlamalı ve kendisi için değil, tüm evren için yaşamalıdır. Tüm dinler güzellikten, hoşgörüden saygıdan bahseder, ama en büyük savaşlar dinler adına yapılır. İnsanlar artık din öğretilerinin güzelliğini anlamalı, bilincini tamamlamalı. Her canlının kendisi kadar kutsal olduğunu bilmeli.





